Senaryomu nasıl satabilirim?

Bir senaryo yazdım. Senaryomu mükemmel hale getirdim. Her haliyle çekime hazır. Peki bir yapımcıya nasıl ulaştırabilirim?

Oh! Senaryo nihayet bitti! Peki şimdi?

1- Senaryo bitmiş durumda mı?

Yapımcılar, yönetmenler, sinemacılar genellikle vakitleri kısıtlı, günlük hayat tempoları yoğun insanlardır. Sizin yarım senaryolarınızla ilgilenecek halde değillerdir. O sebeple senaryonuzu kendi bakış açınıza göre mükemmel hale getirmeden bir sinema profesyoneline okutmaya ya da tanıtmaya kalkışmayın. Sizin açınızdan senaryonuz kusursuz hale gelmiş olmalı. ‘Fikir çok iyi, fikrime bayılacaklar’ dediğiniz anda kaybettiniz. Bir senarist olacak kadar disiplinli ve iş insanı olamayacağınızı göstermiş oldunuz. Bitmemiş senaryo diye bir şey yoktur. İşi bitirin.

2- Senaryo kurallara uygun yazıldı mı?

Piyasada çok sayıda ‘senaryo’ dolaşıyor. Bilgisayarın başına geçip sayfalarca ‘döktüren’ ve bunların çıktılarını alıp kapı kapı dolaştıran çok sayıda girişken ve cesur insan var. Yapımcıların rafları senaryolarla doludur. Çoğu zaman dağ gibi birikir bu senaryolar. Peki kim okuyor bunları? Çoğu zaman hiç kimse. İşi çat kapı gelen senaryoları okumak olan insanları bünyesinde çalıştıracak kadar profesyonel ve yoğun yapım şirketleri Türkiye’de var mı bilemiyorum. Ortalık senaryodan geçilmeyince, ve bunların çoğu da amatörler tarafından yapımcılara ulaştırılmış olduğunda ne oluyor biliyor musunuz? Büyük ihtimalle hiç okunmuyorlar ya da senaryonun sayfalarına göz gezdiren bir ‘yetkili’, sadece sayfaların şekline şemailine bakarak işi bilen birinin o senaryoyu yazıp yazmadığını anlamaya çalışıyor. Sayfa düzeni yüzünden harika senaryonuzun bir kenara atılmasını istemezsiniz değil mi? Örneğin ünlü bir Hollywood senaryo hocasına göre senaryonun sayfaları arasında gezerek, hiç okumaya gerek kalmadan bir senaristi bir amatörden ayırmak mümkün. Örneğin senaryo yoğun diyalog içeriyor, aksiyon anlatımları neredeyse yoksa… Ya da tam tersi, senaryoda hiç diyalog yoksa… İçeriği önemli değil. Standart senaryo sayfa düzenini bilen biri, sayfalarda okumadan gezinirken, senaryonun unsurları arasındaki dengeyi şıp diye fark eder. Ne yapıp edin satır boşlukları, font, paragraf yapısı vs. gibi basit senaryo yazım kurallarını öğrenin.

3- Senaryonun size ait olduğuna dair gereken çalışmaları yaptınız mı?

Yani notere gidip ‘bu senaryoyu ben yazdım’ dediniz mi? Noter sizin yazdığınız senaryoyu okuyup ‘Hmm, evladım bunu sen yazmışsın, her halinden belli’ demez. Noter senaryoyu okumaz. Noter sadece, kendisine getirildiği tarihte sayfalarına imza atacağı ‘senaryoyu getiren şahıs budur’ diye bir belge hazırlar. Eğer senaryo ile ilgili bir dava söz konusu olacak olursa taraflardan kimin elindeki belge daha eski ise ona bakılır. Senaryonun gerçek yazarının belgesi daha geç tarihli ise yapılacak bir şey yok. Bir bardak soğuk su içebilir. Senaryonuz biter bitmez ilk iş olarak, özgün olduğuna ve size ait olduğuna dair bir belgeye sahip olmalısınız. Bunu kapalı bir zarfta kendinize posta yoluyla senaryonuzu göndererek de yapabilirsiniz. Ayrıntılı bilgileri bir avukattan öğrenmenizi tavsiye ederim. Son olarak eğer bir başka eserden uyarlama yaptıysanız ve bu eserin telifi bir başkasının elindeyse bu şahıstan bir muvafakatname almanız gerekiyor. Örneğin Orhan Pamuk gibi eserleri henüz telifli olan bir yazardan uyarlama yaptıysanız doğal olarak bu yazarın rızasını (resmi olarak) almalısınız. Sözlü izinler işe yaramaz.

Senaryonuzu koruyun.

4- Senaryo gerçekten iyi mi?

Senaryo bitti. Kurallara uygun yazıldı. Telif sorunları da yok. Bundan kimse emin olamaz. Dünyanın en iyi senaryosu bile dünyanın en iyi yapımcısından ret cevabı alabilir. Geri çevrilebilirsiniz. Göz ardı edilebilirsiniz. Elle tutulur gözle görülür somut bir ürünü satmaya çalışmıyorsunuz. Bir takım kağıtlar üzerindeki hayalleri satmaya çalışıyorsunuz. Sizin o hayallere ne kadar inandığınız hiç kimseyi ilgilendirmiyor. Senaryo sanatında bir devrim niteliğindeki bir senaryo ile yapımcı kapılarını aşındırıyor olabilirsiniz. İnsanlar bir iş bir düzen tutturmuş gidiyorlar. Araya girmek, aralarında var olmak istiyorsunuz. Belirsizliklerle dolu bir dünya. Yapmanız gereken şey; enerjinizi kaybetmemek, işinize olan inancınızı kaybetmemek, kendinizi dev aynasında görmemek, sabırlı olmak ve odaklanmış olmak. Maymun iştahlı olmamak. Senaryonun iyi olduğunu kanıtlamak için bazı ‘güzellikler’ yapmanız da işinize yarayabilir:

A. Çarpıcı bir isim

Senaryonun kapak sayfasında isminizi iletişim bilgilerinizi yazdınız. Bir de çarpıcı bir isim yazdıysanız oraya, ‘beni oku’ diye adeta haykıran beyaz sayfalarınız oldu demektir. Font ve kapak sayfa düzeninde farklılığa gitmeyin. Adeta elişi derslerinden fırlamış bir senaryo profesyonel bir imaj uyandırmaz. Örneğin oraya ‘Kuzuların Sessizliği’ yazdıysanız, ve yapımcıya uzatırken ‘bu bir polisiye gerilim’ dediyseniz yapımcının o değerli on saniyesi içinde projeyi okumak için bir istek duyacağını hayal etmek yanlış olmaz. Merak uyandırıcı, okuduktan sonra da iz bırakacak bir isim.

B. İlk On Dakika

Senaryonuzun ilk sayfaları okuyan kişiyi senaryoya bağlamada etkili olduğu kadar seyirciyi de filminize bağlamada etkili olacağı için yapımcılar ilk on sayfaya azami dikkat ederler. Ilk on dakikada filmin neler vadettiğini göstermeniz gerek. Sıkıcı olmayın. Şaklabanlık da yapmayın. Dramatik açıdan güçlü bir giriş, büyük açmazların, engellerin habercileri ya da kendileri… Olacaklar hakkında çok iyi bir ipucu… Merak, merak, merak.

C. Sağlam bir final

Eğer senaryonuzu son sayfalara kadar okutmayı başardıysanız bu büyük bir başarıdır ve umut ışığı hala parıldamaktadır. Ama yeterli değil. Bir de ‘kuş kondurmanız’ gerekmektedir. Yapımcıların film işindeki temel öncelikleri paradır. Filmin izlenmesini, çok seyirciye ulaşmasını hedeflemişlerdir. Bu doğru ve gerekli bir şey. Bu sebeple seyircinizin filmden ayrılırken (acıklı son bile olsa) iyi duygularla ayrılmasını isterler. Yapımcıya göre ‘iyi duygu’ seyircinin verdiği zaman ve paranın hakkını almış olmasıdır. Çünkü filmin seyirciye son anda verdiği duygu genellikle en çok hatırlanan duygu olacaktır. Filmin finalinde bir kuş kondurulmuşsa, seyirci ağlamış, gülmüş, hayata dair bir farklılık hissetmişse filmi genellikle o şekilde hatırlar. Bunun ‘seyirciye istediğini vermek’ şeklinde algılanması her zaman doğru değildir. Bazen seyirciye istemediği şeyi vermek de seyircide iyi bir iz bırakabilir. Kabaca şu şekilde ifade edebiliriz: açtığınız bütün parantezleri kapatın. Ama iyi kapatın. Babam ve Oğlum’u hatırlayın. Film büyük reklam kampanyaları ile gösterime girmedi. Etkili final sahnesi, kondurulan kuş sayesinde filmi izleyen neredeyse her seyirci, filmin reklamını yaptı. Tanıdığı herkesi filmi izlemeye davet etti.

D. Dilbilgisi, imla her şeydir.

Bir senaryo yazarı kendi işine saygı göstermiyorsa, başkalarının o işe saygı göstermesini beklemeye hakkı yoktur. Filmin adında yapılan imla ve yazım hatalarının senaryoya nasıl bir etki yapacağını düşünürsünüz? Ayrı yazılması gereken yerde yazılmayan -de -da, kesme işaretleri, kelime bilgisizliği, iddia yerine iddaa yazmak, büyük harf küçük harf kullanımıdaki hatalar ve daha nicesi… Senaryo yazmak bir meslektir. Otobüsü iyi kullanmayan şoför, parayı yanlış sayan veznedar, göbekli kısa mesafe koşucusu, özensiz-bilgisiz-saygısız senarist. Bir yapımcı ya da bir yönetmen; dilbilgisi, imla ve yazım hatalarıyla dolu bir senaryoyu, dünyanın en güzel hikayesini anlatıyor olsa da okumayabilir. Haklı olur.

Dilbilgisi: Yazarın kendisine ve yazdıklarına saygısıdır.

5- Senaryo yarışmaları

Herkes iyi senaryo arıyor. Buna emin olabilirsiniz. İyi anlatılan iyi bir hikaye kadar müşterisi hazır bir ürün yoktur. Torpil, adam kayırma, rüşvet iddiaları bu tür yarışma ve festivaller için zannettiğiniz kadar yaygın değil. ‘Zaten vermezler’ deyip kendi kendinizi bu tür yarışmalardan ve ortamlardan uzaklaştırmayın. İnsanlar bu tür yarışmaları iyi hikayeleri ve yazarları avlamak için düzenliyorlar. Ciddi yarışma ve senaryo kabul eden festivaller isimsiz yazarlar için en önemli başlangıç noktasıdır. Senaryonuzu bir yapımcıya ulaştırdığınızda okunacağının garantisi yoktur. Ancak bir yarışmaya gönderdiğinizde -en azından jüri tarafından- okunacağına emin olabilirsiniz. İyi, gözünüze kestireceğiniz jüri üyelerinin katıldığı her türlü etkinlik bulunmaz birer fırsattır. Yarışmayı düzenleyenler kadar jüri üyeleri de kendilerine yaratıcı çalışma arkadaşları arıyor olabilirler. Bu sebeple yarışmaları ihmal etmeyin. Ancak çok önemli bir şartla!

Jüri ya da yarışma organizatörleri aptal değildir. İlan edilmiş duyuruya uygun olmayan, on yıl önce yazmış olduğunuz, ‘ne olacak, şansımı denemiş olurum’ dediğiniz senaryoları yutturmaya çalışmayın. Her yarışma senaryosu, söz konusu yarışmaya özel yazılmış olmalıdır. Başlığı değiştirmek yeterli değildir. Senaryonun finaline yada uygun yerlerine mevcut yarışma temasına uygun yamalar yapmak yeterli değildir. Unutmayın: tembel yazar diye bir şey yoktur. Oturup sıfırdan yazacak ve ilgili yarışmaya katılacaksınız. Boş ümitlere kapılmayın, kimseyi kandıramazsınız. Yarışma yönetmeliklerini iyice okuyun. ‘Bu yarışmayı düzenleyenler neden böyle bir yarışma düzenlemiş olabilirler’ diye iyice düşünün. Yarışmalar genellikle sosyal konuları merceğe almak (çözümüne katkıda bulunmak) isterler, örneğin ‘göç sorunu’ ile ilgili bir yarışma teması verilmişse senaryonuzda ‘göçmenleri neden sınır dışı etmeliyiz’ sonucuna varmaya çalışmanız doğru olmaz.

6- Film Festivalleri

Pek çok film festivali senaryo yazarları ile film yapımcılarının bir araya gelmesini sağlayacak etkinlikler düzenlerler. Etkinliğin başlığı ‘Yapımcılarla tanışmakta zorlanan senarist adaylarını sosyalleştirme toplantısı’ şeklinde olmaz tabii ki. Bir film festivalindeki herhangi bir etkinlik, halka açık katılımlı, soru-cevaplı söyleşiler, kokteyller, resepsiyonlar, galalar, film gösterimleri sinemacıların tanışması için önemli fırsatlar sunar. Bir yazar olarak eğer kendinizi pazarlamak durumundaysanız dışa dönük bir insan da olmak zorundasınız. Yazar ve sanatçılar genel olarak içe dönük insanlardır ve kendilerini anlatma konusunda çok istekli olmadıkları gibi bu konuda kabiliyetleri de sınırlıdır. Ama şartlar her insanı zorlar ve değişmek durumunda bırakabilir. Senaryonuzu ve sanatınızı ne kadar hayata geçirmek istiyorsunuz? Soru budur. Bazı konularda kendinizi aşmanız gerekiyorsa aşacaksınız. Yapamıyorsanız şikayet etmekten vaz geçin. Unutmayın, genellikle yazma konusunda yeteneksiz insanlar dışa dönüktür, kendilerini pazarlamayı iyi bilirler ve sosyal ortamlarda başarılıdırlar. Bazen yetenek ve sosyal beceriler bir insanda aynı anda bulunabilir. Her ne olursa olsun işlerini kolaylıkla tanıtabilen insanlar sosyal fobilerinden kurtulmayı başarabilmiş olanlardır.

İyi fikre herkes saygı duyar ve iyi senaryo her zaman kendini gösterir. Asıl iş, senaryonun iyi olduğunu anlamalarını sağlayacak kadar insanlara zaman verebilmek. Okutabilmek. Film festivallerindeki bütün etkinlikler, özellikle katılımcıların da söz alabildiği etkinlikler kendinizi gösterebileceğiniz yerlerdir. Kendinizi göstermekle yetinmeyip sinema profesyonelleriyle birebir iletişim de kurabilirsiniz.

Film festivalleri; senaristler için de çok önemli.

Eğer yeterince dolmuşsanız, artık kendinizi ve senaryonuzu ifade edemezseniz patlayacak hale gelmişseniz, dünyaya açılmanızın da vakti gelmiş demektir. Olsa da olur olmasa da deyip, ‘bir senaryo yazdım ama kimseye okutamadım’ diyor ve durumu kabulleniyorsanız zaten kimseyle tanışmaya çalışmayın, insanların vaktini boşa işgal etmeyin. Senaristlik ile hayal kırıklığı ve başka çaresi kalmamış olmak her zaman barışıktır. Tutkusuz, heyecansız senarist yoktur. Sizde bunlar yoksa boşuna uğraşmayın. Hasbelkader bir yerlere gelmiş insanların ‘sözde’ başarılarını konuşup duracağınıza doğru bildiğiniz şeyde ısrar edin ve bedellerini ödemeye de hazır olun. Başarı öyküleri hep anlatılır. Ne var ki başarısızlık öyküleri sayıca çok daha fazla olmasına rağmen pek konuşulmaz. Vaz geçmemek başarının birinci şartıdır. Vaz geçenlerin başarılı olma şansı yoktur. Ayrıca kendinize şunu da sormayı ihmal etmeyin: ‘Başarı’ nedir? İşlerini büyük paralara satan bir senarist olamasanız da iyi bir insan olma seçeneği hala önünüzde durmaktadır.

7- Yapımcılar

Senaryolarınızı yapımcılara ya da yapım şirketlerine posta yolu ile ya da elden göndermeyin. Nereden geldiği belli olmayan muhatabı ve göndereni belirsiz zarflar kaybolmaya, görmezden gelinmeye mahkumdur. Kişisel olarak senaryonuzu pazarlamanız en sağlıklı yoldur. Peki bu nasıl olacak?

A. Sosyal Ortamlar:

Diğer bütün meslek grupları gibi sinemacılar da, yeme içme ve tatil mekanları dışında, genellikle ortak mekanlarda bulunurlar. Aktör ve aktrislerle -hele tanınmış kişilerse- bulmak, konuşmak; zor ve çoğu zaman tatsız sonuçlar verebilecek türden eylemlerdir. Ama sinemacılar böyle değildir. Kameranın arkasındaki insanlar önyargılarınızdakinden daha mütevazi ve alçak gönüllüdür. Kendileriyle sağlıklı ilişkiler kurabilirsiniz. Önemli olan ‘uygun bir vakitte bizim ofiste görüşelim’ dedirtmektir. Bu çok zor değildir. Dengeli ve mesafeli bir tanışma mizanseni yazabilir ve oynayabilirisiniz. Bunu sizden iyi kimse yapamaz. Neden mi? Çünkü siz senaristsiniz.

B. Ofis ziyaretleri:

Sahne: Bir yapım şirketinin giriş katı. Elindeki sarı zarfın içindeki senaryosuyla bekleyen bir senarist. Kapıdaki görevli kıza Yapımcı X Bey ya da Y Hanım’la görüşmek istediğini söylemiş. Görevli kız kibarca ‘randevunuz var mıydı?’ diye sormuş, cevap olumsuz. ‘Konu neydi?’ diye sorup sormayacağı ise belirsiz. Sorsa bir türlü sormasa bir türlü. Ümitsizlik ve hayal kırıklığı potansiyeli çok yüksek bir sahne değil mi? Bu sahne ve devamındaki bütün olasılıklar içerdiği ümit ve güzellikler kadar gerçek olabilir. İnsani ilişkilerdeki mesafede, istekli ve ısrarcı olmak ile küstahlık ve kabalık arasındaki belirsizlikte ortada bir yerdesiniz. Bilmeniz gereken şey şu; insanlara ulaşmak ve iletişim kurmak sanıldığı kadar zor değil. Zor olan dengeli olabilmek.

C. Tanıdıklar, tanıdıkların tanıdıkları:

Türkiye’de -ve belki dünyada da- senaryonuzu satabilmek için başvurabileceğiniz en etkili yoldur. Insanlar bildikleri ve tanıdıkları insanların görüşlerine ve yönlendirmelerine güvenirler. Bir selam, bir tanıştırma ihtiyacınız olan toplantıyı size sağlayabilir. Tanıdıklık illa ki hemşehrilik ya da yakın bir bağlantı aracılığıyla olmak zorunda değil.

D. Sürpriz faktörleri:

Ne zaman nerede karşınıza bir film yapımcısının, yönetmenin çıkacağı belli olmaz. Böyle sürpriz bir şansınız olduğunda siz hazır mısınız? Filminizi, projenizi, senaryonuzu hemen başından sonuna kadar anlatmaya çalışıp insanları bunaltmayın. İlk hedefiniz, sağlıklı bir ortamda senaryonuzu anlatabileceğiniz bir görüşme koparabilmek.

E. Sosyal Medya:

Bugün sosyal medya hesabı olmayan bir kimse hemen hemen hiç kalmadı. Yapımcılar da sosyal medyayı kullanıyorlar. Asıl iş aslında yapımcılara hangi yoldan ulaşacağınız değil, nasıl ulaşacağınız. Sosyal medya hesabınız, bir senaristin sosyal medya hesabı gibi görünmüyorsa, bir yapımcıyla sosyal medya üzerinden iletişim kurduğunuzda nasıl bir sonuç beklersiniz? Sizinle iletişim kurmaya çalışan bir senarist adayının sosyal medya hesabı (profili), işine odaklanmış bir senaristin hesabı gibi değil de dengesiz, tutarsız, her konuda fikir beyan eden, içeriksiz, kişisel iç dökmelerle dolu bir hesap olsa, siz yapımcı olsanız, ne düşünürdünüz? İnsanların ilgisini çekmek istiyorsunuz ama ilgi çektiğinizde ortaya çıkacak sonuçtan çok da emin değilsiniz.

8- Hepsi bir yana

Senaryo yazarlığında elle tutulur pek bir işi olmamış pek çok senarist adayının hem kendisi hem de girmek istedikleri dünya ile ilgili çok sayıda önyargısı var. Sanatçıların kendi yaptıkları işi beğenmeleri doğaldır. Ama bu, beğeni seviyesinde kalmalıdır. Yazdığı senaryoya aşk seviyesinde bir bağlılık senaristler arasında karşılaşılan çok yaygın bir hastalıktır. Heykeltıraş Pygmalion, bütün sanatçılar için olduğu gibi senaristler için de kötü bir örnektir. Senaryo; şiir-öykü ve roman’dan farklı olarak, daha az bireysel bir sanattır. Yani şiiri yazarsınız ve okuyucusuna ulaştırırsınız. Ama senaryonun seyircisine ulaşması için üzerinde daha çok sayıda insanın çalışması gerekir. Sinema kolektif bir sanattır. Bu sebeple senarist esnek olmalıdır. Hele ki kariyerinin başında bir senaristin tabir caizse hamur gibi olmasında fayda vardır. Kendisini dev aynasında görmek, kendisini suçlamak yerine bütün dünyaya çamur atmak, genç/yaşlı senarist adayları arasında yaygın alışkanlıklar. Hayatında doğru dürüst film izlememiş, anlatı türünün klasiklerinden habersiz, kısıtlı bir genel kültür ile senarist olmaya soyunmuş kalabalıklar arasındasınız, unutmayın. Fark yaratmak kolay değil. Hem işinizin hem de karakterinizin kalitesi ortaya çıkacak sonuçla çok yakından ilişkili. Aile çevresinden sinema camiasında değilseniz, argo deyişle tuzunuz da kuru değilse, işiniz çok daha zor. Bu sebeple senaryo yazmak isteyen, sinemacı olmak isteyen sanatçı adaylarının başarıdan çok, verecekleri emeğe odaklanmaları gerekmektedir. Doğru olan budur.

Bu yazı Senaryo Yazarlığı kategorisine gönderilmiş ve , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Senaryomu nasıl satabilirim? için 280 cevap

  1. Civan Ertekin der ki:

    Efenim elinize sağlık öncelikle. Peki bir senaryo konusu hikaye örgüsü ve mekan bilgilerinin yer aldığı bir metni ne yapabiliriz? Yani mesela bir senariste veyahut bir yapımcıya satabilmemiz mümkünmü ? Nasıl?

  2. İbrahim Yılmaz der ki:

    Gökhan bey, bir senaryoyu birden fazla Yapımcıya gönderdim. İki farklı firma “ben çekeceğim” dedi. Göndermiş olduğum mail nasıl bir sorumluluk sağlıyor. Benim ile sözleşme yapmadan firma senaryomu çekebilir mi? Bilgilendirmenizi rica ediyorum.

  3. Salim Ağkaş der ki:

    Merhaba Gökhan bey ben İstanbul büyük şehir belediyesinin açmış olduğu cumhuriyetimizin 85. Yılında oyun yazma yarışmasından mansiyon ödülüne layık görüldüm ve oyunum repertuvar kurulundan geçerek şehir tiyatroları repertuarında yer aldı.
    Sorum şu ben bu tiyatro oyunu sinema filmi haline getirdim ve bitirdim şimdi eserimi sunma aşamasındayım bu benim eserimi sunma adına şansımı artırır mı ?
    Sorum bundan ibaret teşekkür eder iyi çalışmalar dilerim saygılarımla.
    Salim Ağkaş.

  4. Fatma der ki:

    Merhaba gökhan bey sizin yazılarınızı sürekli takip ediyorum.. teşekkür ederim bilgilerinizi paylaştığınız için… Uzun metrajlı sinema filmi yazmaya çalışıyorum çok yeni olduğum için sürekli bu tür yazıları okuyup bilgi edinmeye çalışıyorum, senaryo yarışmasına katılmam için sinopsis, tretman ve diyalog çalışmalarımın bitmesi gerekiyor mu? Veya bir yönetmene gösterebilmem için?

    • Gökhan der ki:

      Yönetmenler ya da yapımcılar genellikle ayaküstü sizi dinlerler. Yani onlara kısa bir sunum yaparsınız. Anlattıklarınızı beğenirlerse “bunun sinopsisini göreyim”, ya sa “senaryosu hazır mı” gibi sorular sorabilirler. Benim yazma metodu olarak önerim zaten az’dan çok’a doğru olduğu için, siz bir senaryo yazarken Yaratıcı Fikir – Sinopsis – Tretman – Senaryo aşamalarını geçmiş olmanız gerekir. Yani istenen şeyler zaten elinizde olur. Bu yöntemle yazmanın faydaları ayrıca saymakla bitmez.

  5. Şəfiqə der ki:

    Salam.Sizə Azərbaycandan yazıram.Hal-hazırda yazdığım 1bölümlük bədii film ssenarisi var və fərqli mövzuya malikdir.Çox rica edirəm mənə hara və necə müraciət edəcəyimə dair yardım edəsiniz.Hazırda Türkiyəyə gələ bilmirəm.Bakıda yaşayıram.Ali təhsilli ədəbiyyat müəllimiyəm.Ancaq ssenarimi internet vasitəsilə film yönətmənlərinə çatdırmaq istəyirəm.Bilirəm bu uzun və çətin bir prosesdir ancaq şansımı bir deneyim(türklər demiş)Yardım edəcəyinizə ümid edirəm.

    • Gökhan der ki:

      Benim elimden gelen imkan budur: bildiklerimi paylaşmak. Yapımcı değilim. Bir tv dizisini ya da sinema filmini canı isteyince yapabilecek param ve nüfuzum yok. Başka insanlarla işbirliği yapmak zorundayım. Burada da bildiklerimi paylaşarak yol göstermeye çalışıyorum. Gerisi sizin işiniz.

  6. deliamaakıllı der ki:

    bilindiği üzere Türkiye de pek fantastik film-dizi çekilmiyor. pek yapamıyoruz, yapımcılar ve yönetmenlerde sıcak bakmıyor. ama eğer güzel yazılmış fantastik bir senaryo olursa yapımcılar çekmek ister mi? ya da onları nasıl ikna edebilirim?

    • Gökhan der ki:

      Fantastik ya da bilimkurgu dediğinizde dünyanın önde gelen film endüstrilerinin çuval yükü para harcadıkları büyük yapımlar akla geliyor. Projenizi düşük bütçeli tasarlayın ve düşük bütçeli olup da gişe başarısı sağlamış benzeri filmleri örnek göstermeyi deneyin. Aklıma ilk gelen fikirler bu şekilde. Yine de her yapımcı için özel bir strateji de gütmeniz gerekebilir.

  7. berkan der ki:

    merhabalar-senaryoyu-wordde-yazdıktan-sonra-nasıl-telli-defter-haline-falan-geliyor?

    • Murat der ki:

      Kırtasiyelere gidin, “spiral cilt yaptıracağım veya ciltleteceğim” deyin, onlar yapar. Maliyeti düşük. Hatta, yazıcınız yoksa çıktısını da oradan alabilirsiniz. Genellikle büyük kırtasiyeler yapar bu işlemi.

  8. burhan der ki:

    Gökan bey, bir bilim kurgu senaryosu yazıyorum. ve çok küçük bir zaman içinde bitecek ve bu senaryo bilim insanlarınız bir sürü tezini vede iddasını oltadan kaldıracak. insanlar [acabamı] diyecek .peki ben size sorarım bu senaryo böyle hayata geçmezmi zormudur. ben tanınmış biri değilim ama senaryom dünyada kaos yaratacak kadar güzel bana bu konuda bir bilgi verirmisiniz

    • Gökhan der ki:

      İddianız hayli büyük, olabilir, sorun yok. Dünyada olmaz diye bir şey yok. Senaryonuz dediğiniz kadar iyi ise neden olmasın? Herkes hayata tanınmış biri olarak başlamıyor. Kim bilir belki siz de bu işle tanınırsınız.

    • Glsm der ki:

      Merhabalar bilim kurgu senaryonuzu satabildiniz mi

  9. Mehmet der ki:

    Merhaba benim yazdığım bir senaryo var Türkiye’de daha önce bu alanla alakalı bir film veya dizi çekilmemiş ama senaryonun eksikleri var bu konuda ne yol izlemeliyim.

  10. Gülsüm der ki:

    Merhabalar bizim ailece kimsenin inanmıyıcagı türden ve oldukça ilgi öekicegine inadıgım hayat hikayemiz var gerçek yani bunu senaryo haline getiricem ama hiç bir bilgim yok ne yapmalıyım ve kime basıl ulaştıra bilirim

  11. Batuhan der ki:

    Hocam merhaba. Öncelikle verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Benim sorum tretman nasıl yazılmalı? Maalesef internette bu konuda çok fazla bilgi ve örnek yok. Bir de bir sinopsisin uzunluğu bir sayfayı biraz geçse sorun olur mu? Şimdiden teşekkür ederim.

  12. Furkan der ki:

    Ben de basit bşr fenomen ama insanların ilgisini çekecek bir senaryo yazacağım. Bu senaryomu nerede paylaşabilirim acaba?

  13. Ayşegül der ki:

    Ben bir senaryo yazıyorum bitmesine daha var ama benim istediğim belki de hayallerin uç noktası yaşanmış dram dolu hayat hikayesi yazıyorum ve hayalim netflixte bir yapımcı tarafından 1 sezon gerek 2 sezon çekilip oynatılması sahneleri bile aklım dan geçiyor ama ben bir yapımcı değilim sorun oda değil ben senaryomu bitirdiğim de ne olacak ? Gerekenleri yazılarınızın hepsini okudum ve gerçekten zor ama olmayacak birşey değil. Hadi diyelim netflix olmasa da bir yapımcı eline ulaştı bunu film olarak sunmak istediğimde kararlar verildigin de o masrafı karşılayacak maddi durum yok en çok merak ettim film çekilecekse tüm masraflar bize mi ait oluyor? Eğer öyle ise bu hayal şimdiden burada biter ancak kitaba dökeriz cevabınızı bekliyorum.

    • Gökhan der ki:

      Yapımcı ya parası olup film işine yatıran ya da bir proje için gereken paraları bulabilen kimselere denir. Bazen Netflix gibi bir kurum sizin projenizi beğenir ve bunu filanca yapımcıyla yapalım der. Nihayetinde Netflix’in de senaristin de yapımcılara ihtiyacı var.

  14. Gülşen der ki:

    Ben seneryu yazmayı bilmiyorum ama ben hayatımı bı filim çevirmek isterdim yasak bı aşk yaşadım evli di çocukları da vardı 9 sene yasak aşk yaşadik sonra kaçtım sevdiğim kisile çok zorluklar yaşadım hem diğer eşiyle hemde ailesi le yani yaşadığımı sevgimi zorlukları şimdi rahata kavuşmamin yani kısası kesek yaşadıklarımı TV de izliyabilseydim

  15. Umut Öztürk der ki:

    Merhaba Gökhan bey. Benim merak ettiğim husus şu. Bir dizi yazıyorum, dizi farazi konuşuyorum 50 bölümlük bir senaryo var aklımızdan gecen. Biz bu 50 bölümü kaleme dökmüş finali hazırlamış “son” yazıp bitirmiş şekilde mi yapımcılara sunmalıyiz, yahut yine farazi konusuyorum 10 bölüm hazırlayıp sunmak yeterli mi.. çünkü dizi senaryomuz uzun bölümler sonunda nihayete erecektir. Yapımcıya sunma aşamasında 50 bölümün bitmiş ve finali dahil yazılıp bir kitap şeklinde sunulmuş olması mı gerekir. Teşekkürler

    • Gökhan der ki:

      Buna benzer bir soruyu daha önce de cevaplamıştım; Türk TV kanalları o kadar uzun vadeli plan yapmazlar. 3 bölüm sonra reyting raporları umut vadediyorsa devam ederler, ama her an her şekilde direktiflerle karşınıza çıkabilirler. Senaryoya müdahale ederler diyorum kısacası. Ama sizin sunum yapmanız için 3 bölüm senaryo 10 bölüm de kısa özet -sinopsis- ile hazır olmanız iyi olur. Yeter ki kabul edilsin, her türlü değişikliğe de hazır olmalısınız.

  16. İpek Erlat der ki:

    Merhabalar. Benim basılmış bir romanım var, 470 sayfa. En büyük idealim bu romanımın bir film olması. Senaryo yazmak gibi bir deneyimim olmasa da idealim için romanımı senaryolaştıracağım. Bunun için tavsiyeleriniz var mıdır? Teşekkürler.

    ”UYUYAN ÇİRKİN” kitabımın arka kapak yazısı:
    Arya, ona söylenen ‘’Anneni senin gibi çirkin bir kız doğurduğu için öldürdük. Eğer Uyuyan Güzel’in şatosunda ilaçlarla uyutulmayı kabul edersen uyandığında bir prenses kadar güzel olacaksın.’’ yalanına inandırılıp komada olduğu bahanesiyle on dört yıl ilaçlarla uyutulmuş küçük bir kızdır.
    Arya’nın uyandığındaysa tek bir amacı olacaktır:
    İntikam.
    Ama işler tahmin ettiği gibi ilerlemeyecektir çünkü Arya’ya uyutulurken onun akıl sağlığını bozacak ilaçlar enjekte edilmiştir.
    Halüsinasyon ve gerçeklik arasındaki ince çizgi…
    Bir süre sonra Arya öyle bir hâle gelecektir ki uyutulduğundan dahi şüphe edecektir.
    Peki siz olsanız Arya’ya inanır mıydınız?

    • Gökhan der ki:

      Roman uyarlamalarında yapılan en büyük hata roman sanatı ile sinema sanatının arasındaki farkları görmezden gelmek oluyor. Sinemanın görüntü diliyle bir öykü anlatma sanatı olduğunu gözden kaçırmayın. “Sürekli konuşan insanlar” ya da “İç dünya, duygu durumu tasvirleri” ya da “perdede görmek istediklerinizi en ince ayrıntısına kadar anlatıp yönetmen dahil emek veren herkesi bir kuklaya dönüştürmek” bu minvalde en sık yapılan hatalar. Size tavsiyen bol bol film izleyin ve bu filmlerin senaryolarının nasıl yazılmış olabileceğini hayal edin.

  17. Didi der ki:

    Merhabalar. Animasyon senaryosu olabilecek bir çalışmam var. Çocuk kitabı olarak bastırmayı düşünürken karşıma burası çıktı. Konu, çocuk animasyon filmi için oldukça uygun. Bunu ekrana taşıma yolu konusunda hiçbir desteğim ve bilgim yok. Bunun için nereden başlayabilirim acaba? Cevabınız için teşekkür ederim.

  18. Ömer KARAATAY l der ki:

    Gökhan abi, kitabımı nasıl filme çeviririm diye araştırırken sen çıktın karşıma.
    Sorum şu: Yazdığım bir roman kitabı var, ‘Kayıp Varlığım’ adında. 90 Sayfa kadar, dram konulu güzel bir kitap. Bunu nasıl filme dönüştürebiliriz?
    Üst yazılarda sinamanın görsel olduğunu, çok sözün zorlayıcı olacağını yazmışsınız. Tam dediğiniz gibi bi kitap, herşey tadında.

    • Gökhan der ki:

      Önce senaryo yazılacak. Sonra bir yapımcı bulunacak. Sonra paralar bulunacak. Sonra da ekip kurulacak. Film çekilecek. Bütün bunlar yapılırken de bir yandan nerede yayınlanır, sinemalarda gösterime mi girer, gibi sorulara cevaplar bulunur. Uzun bir yolculuk.

  19. Cansel der ki:

    Şuanda yazdığım bir senaryo var 2. Kitabımdir

  20. SENEM der ki:

    Merhaba Gökhan Bey
    Yaklaşık beş yıldır naçizane roman yazarıyım. Basılmış olan iki adet romanım var. Romanlarımı senaryolaştırdım ve bir tanıdık vasıtasıyla yönetmene sundum. Değerlendiren yönetmen beğendi ve yapım firmasına sundu. Yapım firmasından yakın zamanda aradılar ve ofislerine davet ettiler fakat o gün zaman uyumunu sağlayamadık. Uygun zamanda döneceklerini söylediler sonrasında da görüştük haber vereceğiz dediler yaklaşık üç hafta geçti hala bir dönüş yok. İşleyişi hiç bilmiyorum. Bu tarz görüşmelerde ne konuşulur? Ve sizce görüşmeyi hatırlatarak ısrarcı olmalı mıyım yoksa zamana mı bırakmalıyım? Yanlış bir yol izlemek istemiyorum, fikirleriniz benim için değerli, teşekkürler.

  21. Ali der ki:

    Merhabalar,
    Benim dijital ortamda yayınlanması için yazdığım iki dizi projem var. Ama olan sadece yapım sirketlerine göndermek istediğim de biz dışarıdan senaryo kabul etmiyoruz oluyor. Yapim şirketlerine senaryolarımi nasıl gönderebilirim, nasıl kabul ettirebilirim? Bu iş tanıdık olmadan olmuyor galiba biraz.

    • Gökhan der ki:

      Sektörden birilerinin selamlarıyla yapılan ziyaretler, ya da bir şekilde tanışıklıklar işinize yarayacaktır. Çevre edinmek işin kendisi kadar önemli.

  22. Talip Ay der ki:

    Merhabalar: benim elimde yaşanmışlıklarıma dail 5 6 sayfalık yazım bulunmakta. bunun üstünde düzenlemeler yapıp ve film haline getirtmek istiyorum. Bir kaç yapımcıyı aradım kabul etmediklerini, yoğun olduklarını ve ilgilenmediklerini söylediler. bunun için ne yapmam gerekiyor kiminle görüşmem gerekiyor.?

    • Gökhan der ki:

      5-6 sayfalık notlar kimsenin ilgisini çekmez. Koltuğunuzun altında senaryo olmalı. Böyle olsa bile yapımcıları görüşmeye ikna edemeyebilirsiniz. Yapımcılarla buluşup, konuşup, fikirlerinizi anlatıp, ilgilerini çekmeyi başarabilirseniz “senaryosu var mı?” diye sormalarını sağlayabilirseniz, ve “evet hazır” diyebiliyorsanız şansınız yükselir.

  23. İsmail B. der ki:

    Merhaba,
    Bir süredir senaryo tekniği öğrenmeye çalışıyorum, birkaç romanımı senaryolaştırabilmek için. Artık elimde hazır bir senaryo olduğuna inanıyorum. Ancak maalesef, pandeminin değiştirdiği yaşam tarzı insanların birebir görüşme yapmaktan kaçınmasına sebep oluyor ve halihazırda düşük olan “doğru insana ulaşma” şansımızı iyice düşürüyor.
    Mevcut koşullarda, elimizde bir sinopsis ve bir senaryo olduğunu varsayarsak, onunla ilgilenecek bir kişi ya da kuruma ulaşmak için bir öneriniz var mı?

  24. Atike Sungunapsa der ki:

    Wattpad uygulaması üzerinde milyonların okuduğu bir kitap yazarıyım. yazdığım kitaplardan film ve Ya dizi olmasını isterim. Kurgularımın güçlü olduğunu düşünüyorum. Yardımcı olabilir misiniz? Bu yapımcılara, senaristlere tanıdık vasıtası olmadan nasıl ulaşabiliriz?

  25. Nilay der ki:

    Merhaba Gökhan Bey ben kitap yazmaya başladım internet üzerinden. Bir etkisi olsun diye tanıtım videosu yaptım. Ve internete attım.(sosyal medya) Bana gelen mesajlar ise keşke dizi olsa, çok güzel kurgu, hatta hangi kanalda ne zaman başlıcak diye mesajlar geldi. Bunun için yazdığım kitap senaryoya dökülürmü açıkçası böyle bir şey olursa mutlu olur birseyi başardım diye kendimle gurur duyarım. Sizce ne yapmalıyım yazdığım kitabı bitirdikten sonra bir seneryo yerine verebilirmiyim bu konuda bilgi verirseniz sevinirim HERKESE HAYIRLI RAMAZANLAR

    • Gökhan der ki:

      Öncelikle kitabınızı tamamlayın. Sonra da yazdıklarınızla yayıncıların ve yapımcıların kapısınız çalın. Kitabınızın online/çevrim içi gördüğü ilgi rakamlara döküldüğünde de parlak görünüyorsa şansınız yüksek olacaktır. Ama ne olursa olsun yazmaya devam edin.

  26. Feride der ki:

    Merhaba. Ben Azerbeycan Baküden yazar Feride Memmedova.
    Roman yazarıyım.
    Aralık ayında yazmış olduğum bir hikaye kendi ülkemde cok merak dogurdu ve bana çeşitli edebiyat ödülleri kazandırdı.
    Hikaye feminist bir bakış açısına sahib. “Noa kabilesinin kadınları” isimli hikaye geçmişte yaşamış bir kabilede sonsuz kadınların hayatını anlatıyor fakat alt yapısında günümüzün kadın sorunlarını, ataerkil bir toplumda kadın olmanın facialarını konu ediniyor.
    Şiirsel anlatıya, alt yapıya dayanan hikaye başlı başına bir mit, bir efsane tadında bir o kadar da gerçekci.
    Her ne kadar bir faciadan söz etse de içinde bir o kadar da umut taşıyor.
    Bu hikaye güzel bir filme uyarlana bilir diye düşündüm ve senaryo yazarı bir arkadaşla hikayeyi senaryo haline getirdik.
    Türkçeye çevrilmiş hali hazır. Baküde senaeyo, film sektörü çok kısıtlı kimse art yapmak istemiyor. Bu yüzden Türk yapımcılarla çalışmak istiyorum. Fakat nasıl nerden kime ulaşa biliriz bilemiyorum. Bu konuda yardımcı ola bilirmisiniz acaba?

  27. Yüksel der ki:

    Merhaba ben küçüklüğümden beri kalem kağıtla sürekli senaryolar yazan biriyim, bu hevesim küçüklüğümden beri var, elimde bitmiş bir senaryo var fakat ben senaryoyu kalın bir deftere kurşun kalemle yazdım, sebebi ise yazıcı PC falan filan yok bende o yüzden tek imkanım kalem defter bende o şekilde yazdım defterden gösterme okutma gibi imkanlar olabilir mi? Sonuçta bende hiç kimseyi tanımıyorum etmiyorum o yüzden bir kişiye bile satamadım daha doğrusu senaryoyu okutacak anlatacak bir yapımcı tanımıyorum denk gelse okutacam tabi bu konu hakkında fikrini sormak istedim.

  28. Ayse der ki:

    Gerçekten çokk zor görünüyor şuan geleceğimle çelişkiye girdim bi yanım bukadar zor değil dir diyor diyer yanım ise bunları asla yapamazsın git kendine yeni hayaller kur diyor 🙁

  29. Pelin su der ki:

    Küçük yaştaysak yinede yollayabilir miyiz?

  30. kadir der ki:

    Merhabalar sitenizi yeni keşfettim.

    Polisiye tarzında dizi senaryosu yazıyorum amatör bir biçimde ama ne yapacağımı nasıl ilerleyeceğimi bilmiyorum.

    • Gökhan der ki:

      Sitede yer alan yazılar ve yorumlara verilen cevaplar genel olarak size yardımcı olacaktır. Sorunuzun 1 paragraflık bir cevabı olsaydı onu şimdi buraya yazardım ama konuyla ilgili kitaplar yazmak lazım. Bir yerden başlayın ve vazgeçmeyin.

  31. ülfet der ki:

    merhaba gökhan bey. umarım iyisinizdir. bir sahnede var olan ama seyircinin asla görmeyeceği bir kişiyi nasıl senaryoda gösteririm. örn. askiyon kısmına : ali görünmez bir şekilde ayşeyi izler. yazılır mı? yoksa aliyi karakter olarak ALİ deyip yazsam yanına da türünü yazsam altına da cast için not kısmına izleme eylemini yazsam olur mu? ama bu olasılıkta, tür kısmına ne yazacağımı bilemiyorum. voice over desem olmaz out screen desem olmaz… yardımınıza çok ihtiyacım var.. bilgi eksikliğimi giderirseniz çok sevinirim inşallah anlatabildim meramımı 🙂

    • Gökhan der ki:

      Karakter sahnede (yani mekanda) var ve diğer karakterlerle konuşuyorsa “kamera A’yı hiç görmez, A kadraja hiç girmez” vs. gibi bir ifade ile aksiyon kısmında açıklamanız lazım. Karakter fantastik bir karakter ise yani görünmez adam gibi bir şey ise ve diğer karakterlerle ve nesnelerle etkileşime giriyorsa ve konuşuyorsa, durumu güzelce aksiyon kısmında yine tarif etmelisiniz ve diyaloglarını da normal karakter olarak yazmalısınız. Aslında özetle her ne tasarlamışsanız aksiyon kısmında güzelce lafı dolandırmadan anlatmalısınız. Sonra da diyalog varsa normal karakter diyaloğu gibi yazabilirsiniz.

  32. Oğuzalp der ki:

    Gökhan Bey merhaba, Henüz Senaryomun yazım aşamasındayım. İlk etapta sadece sinopsisi kendime postalarsam da bu senaryonun/fikrin bana ait olduğunu kanıtlamış olur muyum?

  33. MURAT der ki:

    Öncelikle merhabalar . Yorumunuz içinde teşekkür ederim . Elimde bitmiş bir senaryo var ve bunu nasıl degerlendirecegimi bilmiyorum sizce ne yapmam gerek?
    05445442252 iletişime geçerseniz çok sevinirim.

  34. DENİZ GÜRPINAR der ki:

    Merhaba.Ben Deniz Gürpınar.Dutlar Düşerken isminde bir kitap yazdım.Film yapmak istiyorum.Kitabıma güveniyorum.Kitabımı okuyan herkes bana olumlu dönüş yaptı.İsterseniz snopsisini ya da kitabın kendisini gönderebilirim.İnternettende bulabilirsiniz.Lütfen bir göz atın.Pişman olmazsınız.Nasıl bir yol izlemem gerek?Telefon numaram
    05076205383.

  35. Deha Onur Akdemir der ki:

    Göktan bey merhaba.

    Öncelikle böyle bir platform kurmak, eteğindeki taşları bilgi paylaşımı adında dökmenizden dolayı teşekkür ediyorum.

    Ayrıca bir teşekkürde, hemen hemen yazılan tüm yorumlara cevap verme nezaketinizedir.

    Ben Deha Onur Akdemir. Yaklaşık 15 senesini yerel, bölgesel ve ulusal medya kurumlarında görev yaptıktan sonra; turizm sektörüne geçiş yapmış 7 senelik girişimciyim.

    Dünya genelinde yaşadığımız pandemi beni ve Ukraynalı iş ortağım Diana hanım ile birlikte sürekli hayalini kurduğumuz, düşlerimizde sürekli canlandırdığımız fikirlerin kağıda dökülmesine vesile oldu.

    Aksiyon/komedi türünde uzun metraj bir senaryo için çıktığımız bu yolda, hikayenin özütünü oluşturan her branş için profosyonel isimlerden danışmanlık hizmeti aldık.

    Evet şuan elimizde 1.5 sayfalık bir sinopsis, 7.5 sayfadan oluşan tretman, 156 sayfalık bir senaryoya sahip olduk.

    Şanssızlığımız mı? Yoksa kader mi diyelim bilemedik, Ukrayna ve Rusya savaşı ile birlikte, filmimizin çekilmesini düşündüğümüz Ukrayna şehirlerinin ateş altında olması yüzünden bir yapımın ve yapımcının kapısını çalmadık.

    Bir yandan eserin, filme dönüşmesi halinde “vay be savaş olan ülkede çekimi tamamlanmış bir film” dedirtilir ve PR’ı yüksek mi tutmuş oluruz, yoksa “Savaş var, mekan değiştirin” cevaplarını mı alırız korkuyoruz.

    Gerçi o kadar fazla yorum ve sizin kılavuz halinde ki tavsiyelerini okuyunca bir yapımcıya referans ve tanıdık vesilesi ile gitmekten, kapı çalmaktan başka yol görünmüyor.

    Eserimize ait tegline, logline kalıplarını o kadar hafızamızda tutuyoruz ki; önümüzden şans eseri Necati Akpınar geçse arkasından ” Gün sıra ile doğar” diye bağıracağız. “Anlamadım, bana mı seslendiniz? Dese. ” kaderini güldürmek istiyorsan, ona planlarından bahset. İstediğiniz planı yapın siz yazılanı oynarsınız” diyerek dikkat çekmenin hayalini kuruyorum.

    Kısacası değerli sektör öğreticisi, gerçekten ama gerçekten inandığınız bir eseri tanıdığımız yoksa nasıl değer katacağımızı bilmiyoruz. Yılda 2 defa düzenlenen senaryo yarışmaları maalesef ki çok ama çok az.

    Tekrar emeğinize, kaleminizden akan her mürekkep için teşekkür ediyorum.

    Deha Onur Akdemir
    0552 290 43 08

  36. Mehmet Ali der ki:

    Merhabalar. Elimde bitmiş bir kitabım var. Bazı yayınevlerinden olumlu geri dönüş aldım. Sözleşme elimde,Yaymlanmaya hazır. Ama henüz onay vermedim. Çok daha iyi yayınevlerinden cevap bekliyorum. İnceleme aşamasında. Acele etmek istemiyorum. Ama benim amacım bunu beyaz perdeye yansıtmak. Lakin kitabı senaryoya çevirme tecrübem yok. Bana önerinizi büyük bir zevkle dinlemek isterim. Teşekkürler

  37. Yıldız der ki:

    Merhaba Gökhan bey elimde bitmiş 4 tane senaryo var ve hepsi de gerçek hayat hikayesi lütfen sesimizi duyun bize yardımcı olun

  38. engin der ki:

    valla teşekkürler emek ve hizmet var eline sağlık bende geçmiş dönemde amotör bir şekilde yazdım senarist. yazar bir tpim yada görünüşüm`, yapım yok aslında düz bir insanım ama hoşuma gidiyordu bu dünyadan uzak yönetebildim tasarladım bir dünya içinde oluyordum sanki gizli yazıyordum kimse bilmezdi en yakınım bile tesadüf bir arkadaşım okudu anlattım bnde o zamn bir iki yere mail attı görüşme yaptı bir an atmosfer degişti noterler ne bilim ısrarla buluşmalar aramalar oldu geri cektim kendimi ozman o zman kalem deftere yazdım şimdi pc yazmak istedim program arıyordum sizleri görünce yazmak istedim 3 ayrı flim yazmıstım biri seri den oluşan dı

  39. Eda su der ki:

    Öncelikle bilgilendirme için teşekkür ederim. Benim aklımda mini dizi senaryosu var daha çok digital platformlarda yayınlanabilir diye düşünüyorum ve senaryosunu kurgusunu vb Amerikan kültürüne göre tasarladım ama nereye başvuru yapacağımı bilmiyorum arama motoruna ne kadar senaryo başvurusu İçin yapımcı aratsam da bir türlü istediğim başvuru şeklini bulamadım acaba nereye başvuru yapabilirim ? Yardımcı olursanız sevinirim.

  40. Rüya der ki:

    Merhabalar benimde yaşam hikayem var fkat seneryo yazmayı vs bilmem cünkü 12 yasında bütün hayatı elinden alınıp evlendirilen bir cocukdum okumak için yanıp tutusdum hayatim tamda böle basladı ve cok zor seyler yasadim ama hep içimde biryerlere gelme özgüveni vardı en buyuk hayaliminden koparildim bana ulasabilcek biri varsa eger bana kucük yasimda yasatılan zulmün fizi olmasini bana bunu yasatanlardan bu sekilde intikam almayi cok isterim.

  41. Şerife der ki:

    Merhabalar benim hayatım kesin bir film olur ve eminim ki dikkat çeker sinema filmi olarak ama benim bunu yazmaya fırsatım yok tabi satabileceğimiz bi yer bulursam illaki birine yazdiririm ama nasıl ulaşırım kime ulasrim vs hiç bir fikrim yok yardimci olurmusunuz

  42. Muhsin Asilkan der ki:

    Merhaba ben bir yazarım yazmış olduğum romanımı film yapmak istiyorum ve yüzde yüz ödül alacağını biliyorum. Çünkü çocukluktan beri film izliyorum

  43. Gulseren der ki:

    Selam gokhan bey benimde elimde sinopsis gibi hazir olan bir seneryo var. Eminim bu tikanmis dizi furyasina farkli bir soluk getirecek ve turk halkına hitap edecek guncel hayatta yasanan konularla ilgili olarak. Ben bu konuda ne yapabilirim nasil bir yol almaliyim.
    Cevaplarsaniz cok memnun kalacagim.
    Londradan saygilarimla

  44. İmhnh der ki:

    Babaannemin hayatı filim olsa eminim ödül alır okadar hatta bir değil bir kaç filim olur çocuklugu ayri evliligi ayri babaaamin hayatini fitap yazmak istiyorum ama elimde imkanlarim yok hiçbir bilgim yok nasıl sesimi duyurabilirim keske bir filim yapımcisiyla iletişime gecebilsem

  45. funda der ki:

    kendi hayat hikayemden yola cıktıgım herturlu olayların yasandıgı bı senaryo var elımde cok tutacak bısey ama fark eden yok

  46. Serat der ki:

    Peki yaptığımız senaryoyu nasıl tanitabiliriz, nerelere gitmeliyiz , bu senaryoyu kendimizin yazdığınız nasıl ispat edip belgeleycez ?

  47. İlksen Dinçer Baş der ki:

    Yorumları okudum da. Yazdıklarınızı kaç kişi okudu, okudu ise kaç kişi anladı merak içinde kaldım.

  48. Mahsun aslan der ki:

    Merebalar benim acılarla bir hayatım var hayatımı film olarak tanıtmak istiyorum köyden şehire bir hayat yoksuluk babasizlik annesizlik öfkem açım kisacasi ilgilenen ulassin

  49. Mahsum der ki:

    Benim hayatım 8 yaşında başladı küçükken gördüğü m olaylar ve buyuyene kadar hiç aklımdan çıkmadı yaşadiklarim ağır geldi ve mücadelem bunu bir filmciye anlatırım duygusal bir insanım ismim mahsum okadar masumki hayatimda öyle kısacası

  50. selma dagdelen der ki:

    ÇILGIN KIZLAR -2
    SAFİYE:istanbula çalışmak için gelmiş saf temiz Anadolu kadını 45 yasında
    MUJGAN:uzun yıllardır istanbulda yaşayan çapkın özgürlüğüne düşkün bir kadın
    GUL:Orta yaslarda dırdırcı bir kadın
    SERMİN:Zeki ,çalışkan biri aynı zamanda ev sahibi otuzlu yaslarda
    Safiye çalışmak için istanbula gelerek kiralık ev aramaktadır.müjgan eve erkek aldığı için ev sahibi tarafından evden atılır ,kiralık ev bakmaktadır.gul kocasıyla boşanmıştır kiralık ev için emlakçıya gitmiştir.şermin yalnızlığını paylaşmak için ev arkadaşı arar odalarını kiraya vermek için emlakçıya gider.bu dört kadının yolları emlakçıda kesişir ,serminin evinde oturmaya karar verirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.