Sıfır Dediğimde

Genellikle bir sinema projesi bir hikayeyle doğar. Sıfır Dediğimde de böyle doğdu. Yaşanmış, gizemli ama yarım kalmış bir olay, bir grup sinemasever ve senaristin elinde önce senaryoya sonra da filme dönüştü. Öykünün gelişimi üzerinde yürütülen çalışmalar sekiz ay kadar sürdü. Ortaya tretman adını verdiğimiz ayrıntılı bir film öyküsü çıktı. Ardından toplam elliye yakın taslaktan sonra çekimlerde kullanılan senaryo yazıldı. Bu da nereden baksanız altı aydan fazla bir zaman almıştı. Senaryo, yani hikaye böyle gelişedursun, proje de şekilleniyordu. Ortada henüz bitmemiş bir tretman varken “açık kodlu bir sinema filmi yapmak” maksadıyla Mayıs 2005’te mahkum.net yayına başladı. “Mahkum” projenin kod adıydı. Tretmanın gelişim sürecinde Mahkum’un Öyküsü Üzerine yapılan tartışmalar hep öyküyü şekillendirdi hem de projenin hedef kitlesi hakkında sağlıklı bilgiler kazandırdı. Sanal dünyada projenin yapım imkanları tartışılırken sanal olmayan dünyada da gelişmeler yaşandı. mahkum.net’te hikayedeki karakterler tartışıldı, bu karakterleri kimlerin canlandıracağı üzerine anketler düzenlendi. Projeye nasıl finans bulunacağı üzerine fikir alışverişleri yapıldı. Dünyaca ünlü görüntü yönetmeni Alun Bollinger, mahkum.net katılımcılarının desteğiyle projeye dahil oldu. Hikaye üzerinde Alun Bollinger ile uzun yazışmalar gerçekleşti. Nitekim Bollinger ile görüntü yönetmeni olarak projede yer almak için anlaşıldı. Ne var ki kişisel sebeplerden ötürü bu gerçekleşmedi, bir sonraki proje için sözleşildi. Bununla birlikte Alun Bollinger’in senaryomuza önemli katkıları oldu. T.C. Kültür Bakanlığı projeye, senaryo yazımı ve yapım destekleri verdi. Çekim zamanı geldiğinde mahkum.net katılımcıları “set yemekleri benden” “arabamı çekimlerde kullanın” gibi paylaşımlarıyla açık kodlu bir ilk yapıma destek olmak için ellerinden geleni yaptılar. Özetle, sinemaya gönül vermiş çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle oluşmuş kollektif bir çalışmanın ürünüdür Sıfır Dediğimde. Bu açıdan bakıldığında dünyada bir ilktir. İnternetin yaygınlaşması ile gelecekte sinema sanatının yapım ve üretim aşamalarında ne gibi değişimler yaşanacağına dair ipuçlarını barındırmaktadır… “Potansiyel bir izleyici olarak hikayede mükemmel bir gerilim yakalandığını düşünüyorum. Aslı’nın yaşadığı olağanüstü deneyimin bizi götürebileceği yerler heyecan verici. Nevin ve Melih’in Aslı ile ilgili kaygılarını paylaşmamak ve hipnoz evreninde Aslı’ya neler olacağını merak etmemek mümkün değil” Alun Bollinger Lord Of The Rings, Frighteners, Cast Away, Piano, Heavenly Creatures, No Way Out filmlerinin görüntü yönetmeni.

Sıfır Dediğimde için 11 cevap

  1. MEHMET ADIGÜZEL der ki:

    Ben ülkemizdeki film, medya, yayınevi dünyasına ne kadar küfür etsem az gelir. Ben bir kitap yazdım. Büyük bir kitap! Üslup, konu vs… gerçekten büyük… Yine büyük bir yayınevi kabul etti. Basma aşamasına geldik. Sözleşmede tim film senaryo haklarını da isteyen maddeler var… Değiştirilsin dedim, kabul etmediler. Sözleşmeyi imzalamadım.
    Son elli yılın en iyi konulu Türk filmi olsun diye yazdım… Oldu da… Senaryo haline getirmeyi bilmiyorum. O dünyada tanıdığım kimse yok. Senaryo yapsam da, yayınevlerinde olduğu gibi adım yok diye hak gaspına uğrayacağım… Onca kalitesiz film, senaryo, kitap arasında…. şu kitabın çıkmaması, filminin olmaması türk edebiyat ve sineması adına yazık…. Bu sisteme küfredilmez mi? Ya hakkını gaspediyorlar ya da hiç piyasaya çıkmayacaksın…. Hakkımı almadan çıkmıyorum… Böyle düzene küfredilmez mi Gökhan Bey?….

  2. Gökhan der ki:

    Küfür etmek çare olsa edelim. Yine de edebiliriz, sorun yok. Ancak çabalamaya devam etmek daha da lazım. Vazgeçmemek.

  3. Ahmet Kemal ACAR der ki:

    Çalışmanız için ilk önce size ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Şuana kadar filmi 6 kez izledim. Fırsat buldukça da bıkmadan izlemeye devam ediyorum. Her seferinde bambaşka şeyler yakaladım filminizde. Açıkcası beynim yandı. Birçok arkadaşıma da tavsiye ettim izlemeleri için. Onlarla da bir araya geldiğimizde her seferinde bambaşka detayları konuştuk. Hayatımda izlediğim filmler arasında en özgün senaryo ya sahip film diyebilirim. Benzerini bile izlemedim. Size filmle alakalı o kadar soracak sorum var ki anlatamam. Artık filmi kağıt kalemle izliyorum yakaladığım detayları not alıyorum buna rağmen filmi tam olarak çözmüş değilim her seferinde daha da kör düğüm yapıyorum galiba. Böyle bir filmin ülkede nasıl ses getirmediğinide anlamış değilim. Tekrar teşekkür ederim bana yeni ufuklar açtığınız için. Projelerinizin devamını dilerim.

    Saygılarımla…

  4. Gökhan der ki:

    Yıllar sonra gelen bu güzel yorum beni sevindirdi, hedef kitlemiz tam olarak sizdiniz. Bakın size ulaşmış film. Darısı henüz haberdar olmayan diğer “hedef kitle”nin başına. Sıfır Dediğimde ile seyirci arasında perdeler var, bunları kaldırdıkça öykü daha çok kendini gösterecektir. Senaryoyu dört yılda yazdık, virgülüne kadar her detayın bir anlamı var. Teşekkürler ilginize.

  5. Deniz Ağzıballı der ki:

    Merhaba Gökhan bey,

    Sıfır dediğimde filmin “almanca” çevirisini yapmaktan gurur duydum.
    Sizinle tekrar çalışmaktan mutluluk duyarım…

    Saygılarımla,

  6. KFA der ki:

    Filmin henüz ulaşmadığı hedef kitlenin bir parçasıyız. Link yok mu?

  7. Hadiye der ki:

    Bir anka misali film ..

  8. Gizem I der ki:

    Merhaba,

    Ben genç bir sinemacı olarak senaryoyla ilgili bir anektod için internet sitenize Google’dan ulaştım. İlgili kısmı okuduktan sonra biraz gezmek istedim ve ‘Sıfır Dediğimde’ sekmesini görünce bir yerden hatırladığımı fark ettim. Tıklayınca o kadar şaşırdım ki şu an size de yazmak istedim. Ben bu süreci küçücük bir çocukken takip etmiştim. O zamanlar sinemaya ilgili küçücük bir çocuktum. Bana çok ilginç gelmiş ve neredeyse her gün ‘yeni bir şey var mı’ diyerek siteyi ziyaret etmiştim.

    Neredeyse 20 yıl sonra bugün bir sinemacı olarak sitenize girdim. Çok tuhaf ve güzel bir tesadüf oldu.

    Sevgiyle,
    Gizem İbak

  9. Murat Gencer der ki:

    İyi bir fikir, senaryonun yapısal kurallarına hakim olmanıza rağmen heba edilmiş. Demek ki bilmek ve yapabilmek başka şeyler. Film beni 20. dakika civarlarında yakaladı. Hipnozun, üst benliğin zamandan mekandan bağımsız bilinciyle devam etmesi fikri şahane bir fikir. Ama sonra sıkıldım. Merak etmemeye başladım. Burada bir sorun var. Bu cesur deneme için, emekleriniz için çok teşekkür ederiz. Yine de hoş bir deneyim oldu.

    • Gökhan der ki:

      Kendi filmimi belki de en çok eleştiren kişi benim, bilemiyorum. Yapmak istediklerinizi yapabilmek için çok sayıda faktörün lehinize çalışması gerekiyor. Faktörlerden sadece birinin bile çalışmaması filme büyük bir zarar verebilir. Neredeyse metafizik bir durum söz konusu. İçinde insan olan kolektif bir çalışmada mühendislik hesapları yapmak, sonucu kestirebilmek çok zor, belki de imkansız. Öyle işte, teşekkürler izleyip yorumladığınız için.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.