07
Drama Yazarlığı ve Arketipler
Arketip Kavramı
Bir drama yazarının karakterlerini oluştururken ilham alacağı ya da referans olarak kullanacağı arketipler daha çok C.G. Jung’un takipçileri tarafından ayrıntılandırılmış ve listeler halinde ortaya konmuştur. Bu arketiplerin tanımlanması aşamasında mitolojiden, dinden ve klasik edebiyat örneklerinden ciddi bir şekilde faydalanılmıştır. Arketip vikipedi’de “kalıp, şablon, ilktip şeklinde ifade edilir ve gerçekte insan kültürünü oluşturan yapı taşlarıdır” şeklinde tanımlanıyor (1). Biyoloji Terimleri Sözlüğü, arketipi “Bir tür ya da türler grubunun varsayılan atasal tipi” olarak tanımlamış. Arketipler, Jung’un ifadesiyle, kolektif bilinçaltının içerikleridir. Bir tür ilkel ya da daha doğru bir ifadeyle “ilksel”, atalarımızdan alınan imajlar da diyebiliriz (2). Jung’a göre zihnimizin biçimlenmesine yardım etmiş ve ana ruhsal koşullarımızı saptamış, belirli bir dünyada yaşamaktayız. Doğuştan getirdiğimiz sınırlarımız içinde kalmak zorundayız. Bu nedenle dünya, benliğimizi şekillendirmekte, biz de dışımızdaki dünyaya bu kalıplarla bakabilmekteyiz.(3)
Drama yazarının stereotipler (basmakalıp karakterler) yerine arketiplerle çalışması gerekliliği de aşikar. Bir stereotipin ne yapacağı önceden kesin olarak tahmin edilebilir. Statik bir ruh yapısına sahiptir. Karşılaştığı her güçlüğü aynı ruh haliyle karşılar ve tepkisi de her duruma karşı hemen hemen aynıdır. Bu nedenle arketip yazmak, drama yazarının elindeki en güçlü silahtır.
Eril Arketipler:
Lider, Şef: Doğuştan gelen bir lider olabileceği gibi liderliğe giden yolunu kendi de çizmiş olabilir. Serttir, kararlıdır, sonuç odaklıdır. Sonuç odaklı olması sebebiyle pek esnek değildir ve otoriterdir. Tıpkı Uzay Yolu’ndaki William Shatner, Godfather’daki Marlon Brando gibi.
Kötü Çocuk: Tanıması zordur, sınırlarda yaşar. Asidir ya da yolun akış yönünün tersine gider. Keskindir, değişken ve istikrarsızdır. İdeallerini kaybetmiştir ve uyanıktır. Rebel Without a Cause’daki James Dean ya da Good Will Hunting’deki Matt Damon gibi.
En İyi Arkadaş: Sevimli ve güvenlidir. Kimseyi yüzüstü bırakmaz. Naziktir, sorumludur, kibardır. Kimi zaman pasiftir çünkü hiçkimsenin duygularını incitmek istemez. varlığını her zaman hissettirir. The Wedding Singer’daki Adam Sandler, Lord of the Rings’deki Samwise Gamgee gibi.
Cazibeli: Neşeli, dayanılmaz, baştan çıkarıcıdır. Bağlılık duygusundan yoksun ve sorumsuzdur. Çapkın olabilir ama kolay kolay kendini bir kadına adamaz. Titanic’teki Leonardo DiCaprio, Maverick’teki Mel Gibson gibi.
Kayıp Ruh: Duyarlıdır. Çilekeş, ağzı sıkı, derin düşünen ve bağışlayıcı biridir. Aynı zamanda saldırıya açıktır. Başıboş bir gezgin ya da toplumdan dışlanmış bir kimse olabilir. Çalıştığı zaman yaratıcı olabilir ama büyük ihtimalle yalnızdır. Lethal Weapon’daki Mel Gibson, Beauty and the Beast’teki Beast gibi.
Profesör: Her soruya cevap veren analitik bir zihin. Mantıklı, içe dönük, katı fikirli ve kendi duygularını ifade ederken samimidir. Soğuk, gerçekçi ama aynı zamanda dürüst ve inançlıdır. Sizi yüzüstü hiç bırakmaz. Star Trek’deki Leonard Nimoy gibi.
Afili Delikanlı: Cesur, korkusuz ve kaşiftir. O bir maceradır. Devamlı hareket halindedir. Bir kovalayan ve heyecan olmazsa mutlu olamaz. Star Wars’taki Harrison Ford, The Mask of Zorro’daki Antonio Banderas gibi.
Savaşçı: Onurlu ve asil şampiyondur. Şovalye ruhlu bir kurtarıcıdır. Durmak nedir bilmez ve asla pes etmez. Dirty Harry’deki Clint Eastwood ve Gladiator’daki Russell Crowe gibi.
Dişil Arketipler:
İş Kadını: Bir sonuç insanı olarak başarı basamaklarını adım adım tırmanır. Bunu yaparken dışarıdan kabul edebileceği tek şey saygıdır. Amacı onun için dünyadaki yegane önemli şeydir. Bu uzun yolda önüne çıkan küçük engellerin pek önemi yoktur.
Baştançıkarıcı: Bir salona, bir mekana girdiğinde istisnasız herkesin dikkatini çeker. Gizemli ve numaracıdır. Yolu ne kadar uzun olursa olsun güvensizliğini gizler. Onun için hedefe götüren her yol mübahtır, bu sebeple müthiş bir hayatta kalma içgüdüsü vardır.
Sevimli Yaramaz Çocuk: Gözü en yüksekte değildir. Kendi küçük dünyasındaki mutluluk ona yetmektedir. Cesur ve dürüsttür. Takım oyuncusudur. Sister Act’deki Whoopi Goldberg, Shrek’deki Prenses Fiona gibi.
Özgür Ruh: Müthiş iyimser, hiç duyulmamış ezgilerle dans eder, oyuncu ve eğlence düşkünü, bir çiçeğin kokusu ve rengine duyduğu hayranlığın gereği her zaman mola verebilir, kafasıyla değil kalbiyle hareket eder. Dharma & Greg’teki Jenna Elfman ve Clueless’taki Alicia Silverstone gibi.
Sahipsiz Çocuk: Eli kolu bağlı kurtarıcısını bekleyen, rüzgarda sürüklenen bir kuru yaprak, çocuksu bir masumiyet. Kahramanları kurtarma görevine çağıran bir acziyet hali. Aptal değildir, asla düşmanlarına saldırmaz, sadece inanılmaz bir dayanma gücüne sahiptir. Görevi, kurtarılmaktır.
Kütüphaneci: Kontrollü ve akıllı. Dikkatli ve kuralcıdır. Fakat o kalın gözlüklerinin ya da görünmeyen zırhının altında tutkuludur. Ya sınıfında her zaman birinciliği garantide olan bir öğrenci gibidir ya da kütüphanede gizlenen utangaç bir fare gibi. The X-Files’daki Gillian Anderson gibi.
Dişi Şovalye: Sahipsiz çocuğun tam tersi kurtarılmayı bekleyecek değildir. Görev insanıdır. Çözüme kendi bildiği gibi ulaşmaya çalışır. Amacına ulaşma yolundaki her şeyi süpürür geçer. Alien serinideki Sigourney Weaver gibi.
Besleyici, Anaç: Yetenekli, sakin. Ruhu besler. Çevresindeki herkesle ilgilenir, mükemmel bir dinleyicidir ve etrafına neşe saçar. Ladyhawke’taki Michelle Pfeiffer, A Beautiful Mind’daki Alicia Nash gibi.
Kötüler:
Zorba: Bedeli ne olursa olsun güç sahibi olmak ister. Kuralsız savaşır ve düşmanlarını ayakları altında ezer. Bütün denetimi elinde tutmak ister, onun yolunda durmamalısınız.
Alçak: Öfkesiyle yakan sahipsiz evlat. İstediklerine sahip olamaz, çevresindeki herkesi bağlayarak acı çektirir. Başkalarını harekete geçirmeyi sever. Kendi aykırı isteklerini açıkça ifade etmeyi sever. Bu şeytani numaracı tarafından sakın kandırılma! Çünkü o nefret yumağıdır.
Şeytan: İnsanlara hakettiklerini verir, cazibesiyle büyüler ve yıkımlarını getirir. İnsanların ahlaki zayıflıklarını keşfetme konusunda çok yeteneklidir.
Hain: İkili oynar ve kendisine en çok güvenen kimseye ihanet eder. Kimse onun içindeki kötülüğü farkedemez. destekleyici gülümsemelerine, samimi görünüşüne rağmen arkadaşlarının felaketine sebep olur. Arkanı dönme, sana zarar verebilir.
Dışlanmış: Başkalarının yanından eziyetleve çoğu zaman da haklı bir sebeple sürgün edilmiş uzaklaştırılmış olmasına rağmen içinde müthiş bir aidiyet isteği vardır. Kurtarılmayı çok ister ama bunu başkalarının kurban olmasıyla kazanmayı da göze alır.
Sadist: Şiddet ve psikolojik zalimlik bu adamın oyunlarıdır. Kendi hatırı için acı çektirmekten zevk alır. Ve bu oyunları beceri ile oynamaktan hiç çekinmez.
Terörist: Bu kara şovalye çarpıtılmış bir ideale göre hareket eder, kendini haklı görür ve kendi erdemine inanır ve çevresindeki herkesi buna göre yargılar. Ahlaki açıdan ikna edilemez bir durumdadır.
Şıllık: Aldatır, yalan söyler, çalar. Onun başarıya yükselişi etrafındaki pek çok insanda kötü izler bırakmıştır. Etrafındaki kimseyi umursamaz. Önemli olan sadece kendi hayalleridir.
Kara Dul: Kurbanlarını ağına çeken örümcek gibidir. İstediği bir şeye sahip olan birinin ardından koşar, yaptığı en iyi şey insanların kandırılmayı istemesini sağlamaktır. Baştan çıkarmanın her yolunu en ince ayrıntısına kadar bilir.
Sırttanbıçaklayan: Bu iki yüzlü “dost”, kendisinden şüphelenilmemesini bir şekilde sağlar. Sevimli bir gülümsemeyle kurbanlarının sırlarını öğrenir ve zamanı geldiğinde bu sırrı onların aleyhinde çekinmeden kullanır. Yardımsever görüntüsü vardır.
Çıldırmış: Bu dengesiz çılgın kadın çevresindekileri de bu çılgınlığın içine çekebilir. Bütün dünya uygun adım yürürken adımlarını şaşıran o olsabile ona göre bütün dünya yanılmaktadır.
Parazit: Bu zehirli içki, sadece kendi rahatı için işbirliği yapar. Kendi güvenliği devam ettiği sürece bu davranışına devam edebilir, devamlı kendini seçeneği olmayan bir kurban gibi görür, ondan merhamet beklemek yanlış olur, hiç kimse için parmağını bile kıpırdatmaz.
Düzenbaz: başkalarını mahvetmek için devamlı planlar yapar. Bir kedinin fareyle oynaması gibi insanların hayatları ile oynar. Karmaşık tuzakları sabırla kurmak onun en büyük zevkidir.
Fanatik: Aşırı fikirlerinde ısrarcı olan bu kişi iyilik adına her kötü işi yapabilir. Hiç kimse dost ya da düşman değildir. Kendi fikir ve davranışlarını hep haklı çıkarır, bir başarısızlık varsa bu hiç bir şekilde onun suçu değildir.
Baskıcı Anne: Kontrolü tamamen elinde tutan bu kadın, çevresindeki hayatlar için her zaman en doğrusunu bilir. Her şey onların kendi iyiliği içindir. “Çocukları” onun kurallarına uygun davrandıkları sürece onlara karşı son derece korumacıdır, asla toz kondurmaz. (4)
Asıl Mesele:
Asıl mesele, yukarıda yazılan kişilik özelliklerini, sınıflandırmaları bir kalıp gibi birebir alıp uygulamak değil. Eğer bu özellikler drama içinde statik, değişmez özellikler ve durumlar olarak yazılırsa arketip olmaktan çıkar. Stereotip olur. Her durumda aynı, değişmez, şaşmaz, nasıl davranacağı önceden bilinebilir, iç çatışması olmayan; yani gerçek olmayan bir şeye dönüşür. Bir heykelden farksızdır. Stereotip deyince TV’lerimizde örneklerini sıklıkla görebileceğiniz karakterler gözünüzde canlanacaktır. İşi gücü kötülük olan, sabah akşam durmaksızın kötülük yapmak isteyen bir karakter arketip yazarının yapacağı iş değildir. Ya da tam tersiyle hiç iç çatışma yaşamayan bir iyi karakter olabilir mi? Gerçekçi mi? Asıl mesele, karakteri bir varoluş sürecinde yazabilmektir. Arketip yazarı dinamik karakterler yazar. Onun karakterleri devamlı bir değişim içindedir.
(1): Arketip – Vikipedi
(2): Sosyal Psikoloji Sözlüğü, Nuri Bilgin, Bağlam Yayınları sf. 32
(3): Dört Arketip, Carl Gustav Jung, Metis Yayınları, sf.12
(4): Heroes & Heroines, Tami Cowden
selam ben senay, gercekten super bir site, eger facebook veya twitter varsa eklemek isterim…