Etiket: batı

  • Coğrafi Keşiflerin Doğuşu

    Sonun Başlangıcı: Pireneleri aşan müslümanlar 732 tarihinde Paris’in yaklaşık üç yüz kilometre güneyinde Poitiers’de, Belâtü’ş-Şühedâ savaşında duraklayana kadar ilerlemişlerdi. Avrupa’nın içine bu denli yaklaşan müslümanlar, Avrupalı toplumların yapısında, devlette, askeri anlayışta zoraki değişikliklere sebep olmuş, her fırsatta doğuya haçlı seferleri düzenlenmesinin altında yatan şovalye ruhunu ateşlemişti. Bugün, Avrupalı güçlerin müslümanları yavaş yavaş İber yarımadasından Afrika’ya…

  • İstanbul’dan geçen sürgün bilimadam(lar)ı

    İstanbul’un İkinci Dünya Savaşı öncesinde Nazi Almanyası’ndaki baskı ortamından kaçan çok sayıda bilimadamının kaçış noktalarından biri olduğunu biliyordum. Son günlerde okumakta olduğum Kader Konuk‘un Doğu Batı Mimesis isimli çalışmasıyla Erich Auerbach’ın bu bilimadamları arasında olduğunu ve en önemli eseri Mimesis: Dargestellte Wirklichkeit in der abendländischen Literatur (Mimesis: Batı Edebiyatında Gerçekliğin Temsili) isimli kitabını yazarken İstanbul’da…

  • Hegel üzerine

    Brian Morris’in İmge’den 2004’te çıkan Tayfun Atay tercümesi Din Üzerine Antropolojik İncelemeler isimli kitabının ilk bölümü İdeoloji Olarak Din başlığını taşıyor. Bu ilk bölümde yazar modern zamanların üç büyük sosyologundan biri kabul ettiği Marx’ın görüşlerini özetleme niyetini taşıyor. Bunu yapmadan önce de Marx’ı şekillendiren Hegel ve Feuerbach üzerine özet ama bir o kadar da dolu…

  • Yeni olan her zaman iyi midir?

    İnsanlık iyiye doğru evrilmekte midir? Biyolojik evrimden bahsetmiyorum; örneğin yazılı kültür, sözel kültürden daha “moderndir”, peki daha iyi midir? Yazının icadıyla kayda geçirilen duygular sonraki nesillere aktarılır, tamam. Acaba bir insanlık deneyiminin yazılı olarak başkalarına ve ya sonraki kuşaklara aktarımı sırasında sözel aktarıma oranla bir şeyler de kaybediyor olabilir miyiz? Sözel aktarımın yazılı aktarıma göre…

  • Sinemada devrim

    Devrim sinemasını değil, sinemanın devrimini konuşmak istiyorsak klasik ve modern dönemler arasında drama geleneğinin gelişimine göz atmak kaçınılmaz olacaktır. Marvin Carlson’un Tiyatro Teorileri adlı kitabında kronolojik bir sırayla tiyatro ve drama üzerine ortaya konan fikirlerin bir dökümünü bulabiliyoruz. Sinemayı da bu tarihsel arkaplandan bağımsız tutamayız. Teorik olarak, sinema ve tiyatronun aynı gövdenin iki ayrı kolu…

  • Modernlik Patlaması

    Politik özgürleşme, cinsel özgürleşme, üretici güçlerin özgürleşmesi, yıkıcı güçlerin özgürleşmesi, kadının, çocuğun, bilinçdışı itkilerin özgürleşmesi, sanatın özgürleşmesi: tüm temsil ve karşıtemsil modellerinin özgürleşmesi… Nesne, göstrege, ileti, ideoloji ve zevklere ilişkin her türlü sanal üretim ve aşırı üretim yollarını katettik. Şimdi her şey özgür, kartlar açıldı ve hep birlikte asıl sorunla karşı karşıyayız: şimdi ne yapacağız?…

  • Birey Olmak

    Birey olabilmek için her şeyi feda ettik. Daha doğrusu birey olabilmek için her şeyi feda edenlerin arkasına takıldık. Birey olmayı tanımlayanlar, başkalarını “cehennem” olarak tanımlayanlardı o peşinden gittiklerimiz. Kendi dışımızdaki bütün evren düşmandı; kesin ve muhkem duvarlar örerek benliğimizin etrafına, öz alanımızda, krallığımızı ilan ettik. Benliğimizin çok yakın çevresinde Öz-Krallığımızı kurduk ama belki de tarihin…

  • Size acilen bir ürün gerekiyor!

    Reklamcıyım. Kainatı kirletiyorum. Ben size pis şeyleri bile satan adamım. Asla sahip olamayacağınız o şeylerin hayalini kurduran… Photoshop’ta rötuşlanmış kusursuz bir mutluluk… Kılı kırk yararak oluşturulmuş görüntüler, moda müzikler. zar zor biriktirdiğiniz paralarla, son kampanyada itelediğim rüyalarınızın arabasını satın almayı başardığınızda ben onu çoktan demode etmiş olacağım. Sizi yenilik bağimlisi yapiyorum. yeniliğin avantajı, hiçbir zaman…

  • Mitoloji, Monomit ve Öykü

    Kahramanın ilk işi ikincil etkilere ait dünya sahnesinden ruhun, gerçeklerin yerleşmiş olduğu şu nedensel bölgelerine geri çekilmek ve orada güçlükleri halletmek, kendi başına onların kökünü kazımak (yani, kendi yerel kültürünün yardımcı demonlarıyla çatışmak) ve bozulmamış, dolaysız deneyimi ve C.G. Jung’un “arketipsel imgeler” dediği şeyin asimilasyonunu aşmaktır. Diyor Joseph Campbell ve devam ediyor: Düş kişiselleştirilmiş mittir,…