Etiket: en iyiler

  • Frank Capra, 1946

    Frank Capra’nın anlaşılmaz ve görkemli olan şeylere ulaşmaktansa apaçık olanı elde etme konusunda basit yöntemleri vardı. Üstesinden gelemeyeceği durumlara hiç girişmezdi. Korkunç bir savaştan görüntüleri (Frank Capra’nın İkinci Dünya Savaşı sırasında çektiği propaganda filmlerini kastediyor) beyazperdeye getiren bu yönetmen “Günümüzün büyük problemlerini aydınlatabilmek için nasıl filmler çekeceğimi bilmiyorum” diye ilan ediyor. “Her halukarda bu büyük…

  • Act as if ye had faith, and faith will be given to you.

    Şöyle diyoruz “Tanrım, lütfen bize neyin doğru, neyin gerçek olduğunu söyle.” Bugün adalet yok. Zengin olan kazanıyor, fakirler ise güçsüz. İnsanların yalan söylemelerinden bıkarız. Ve belli bir süre sonra da bu yılgınlığa dönüşür. Biraz yorgun, kendimizi kurbanlar olarak düşünürüz… Ve kurbanlar oluveririz. Zayıflar… Zayıflar oluveririz. Kendimizden, inançlarımızdan kuşkulanırız. Kurumlarımızdan kuşkulanırız. Ve kanunlardan, hukuktan kuşku duyarız. Ama…

  • J.G. Ballard’ın otobiyografisi

    …Bense genellikle çitte keşfettiğim bir aralıktan usulca sıvışır, kurumuş iki çeltik tarlasından geçerek terk edilmiş Çin askeri havaalanına girerdim. Bir tane boş hangar olmasına karşın, pistin kenarında, uzun otların arasında, unutulmuş bir Çin avcı uçağı iskeleti vardı. Pilot kabinine tırmanır ve kirli kontrol kabininin çevrelediği, alçak metal koltuğa otururdum. Son derece büyüleyici bir deneyimdi bu…

  • Bilimkurgu ne güzel şeydir

    Şunu bir düşünün: Bizim için alelade olan şeyler, bir karınca için ne muazzamdır! Örneğin ailenizle geçirdiğiniz neşeli bir piknik sonrasında arkanızda bıraktığınız çer çöp, tabiatın o bölgesinde yaşayan karıncalar için sıradanlığı ne denli bozar, şöyle bir hayal edin. Her gün alışageldiği üzere gidip geldiği ve besin taşıdığı yol üzerinde bir kola kutusu, içinden sızan şekerli…

  • Las Meninas ve mimetik teori

    Sevilla’lı ressam Diego Velázquez’in “Nedimeler” Las Meninas isimli tablosu pek çok kişi tarafından bütün zamanların en ilginç resmi kabul ediliyor. Bu tablo belki de sanat eseri ile seyircisi arasındaki sınırları yıkmaya yönelik bugüne dek yapılmış en başarılı iş. Klasik yaklaşıma göre seyirci ile sanat eseri arasında kesin bir ayrım vardır. Sanatçı eserini ortaya koyar ve…

  • Oyuncunun yüzü

    Milos Forman’ın muhteşem filmi Amadeus’ta bir sahne vardır; Antonio Salieri’nin Mozart’ı ilk kez gördüğü kraliyet daveti sahnesinde Salieri kendi kendine küçük bir oyun oynamak ister, kalabalıkta dolaşırken ve henüz Mozart ile tanıştırılmamışken acaba Mozart’ı sadece davetteki insanların yüzlerine bakarak tanıma başarısı gösterebilecek midir? Salieri o anları günah çıkartırken şöyle anlatır:  Salonu geçerken kendi kendime bir…

  • Henry Fonda

    Birisi benden bütün zamanların en iyi oyuncuları sıralaması yapmamı istese, oluşacak listeye hiç tereddüt etmeden sokacağım isimlerden biri Henry Fonda. Bazı oyuncular fizyonomileri ile dikkat çekerler. Öyle bir yüzü vardır ki, o yüzden binbir türlü anlam çıkartabilirsiniz. Gözlerin arkasında derin acılar, fedakarlıklar, hüzünler, öfkeler saklıdır. Bazı oyuncular da oyunculuk yetenekleri ve anlamı taşıyabilme güçleri ile…

  • “Acımıyorum”

    Der Untergang, türkçe adıyla Çöküş, “insan” üzerine bir film. İnsanı anlatıyor. İnsanın düşünme, hissetme becerilerini kullanarak, evet kullanarak, nerelere kadar gidebileceğini görmek çok sarsıcı bir deneyim. Filmin açılış ve kapanışında filmde canlandırılan ana karakterlerden birinin, Traudl Junge’nin ikibinli yıllardaki hali karşınıza çıkıyor ve belki de bugün de dünyanın, ülkemizin uğraştığı çok sayıda sorunu anlayabilmemize yarayacağını umduğum şeyler söylüyor: O…

  • Patton

    Patton, 7 oscarlı büyük bir film. II. Dünya Savaşı’nda amerikan ordusunda önemli komuta görevleri alan amerikalı general George S. Patton‘ın savaş güncesi; kendisini Kartaca’lı Hannibal ile kıyaslayan bu adamın, savaşın başlangıcındaki bakış açısını müthiş bir şekilde tanıtarak başlıyor. Bu bakış açısı, Patton’ın savaşçı egosunu ortaya koyduğu gibi, yakın geçmişte (ve belki de halen) kendini Roma…

  • C’era una volta il West

    – Frank? – Bizi Frank gönderdi. – Bana at getirdiniz mi? – Bir at eksiğimiz var galiba… – Fazladan iki tane getirmişsiniz.