Dezenformasyon ve Kikloplar

Hititler zamanının uygarlıklarından oldukça öndeydiler. Teknolojileri gelişmişti askerlikte de ileriydiler. Bununla birlikte bu Küçük Asya toplumu ile Hellen yarımadası arasında bir çatışma da vardı. Troya Savaşı’na da konu olan bu tarihsel doğu-batı karşıtlığı hala devam ediyor. Bakın Halikarnas Balıkçısı ne yazıyor:

Batı Anadolu’da dağ yarları ve kayalar üzerinde Hititler’e ait bir çok kabartma vardı. Bunların bir çokları silinmiş ya da yapı taşı olarak kırılarak kullanılmış ve kaybolmuştur. Bunlardan biri Yamanlar Dağı (Sipylos) Karabel noktasında bugün bile görülebilir. Bu kabartmalar arasında bir çok da ortastat görülür. Ortastat, duvarlar arasına dikine konulan, insan boyunda, dar taş levhalardır. Bu levhalara ve düz taş yüzeylere, Hititler insan boyunda kabartmalar yontarlardı. Hititler acemi ve beceriksiz yontucular oldukları için, işin kolayına kaçarak insan yüzlerini profil yontarlar ve profildeki tek gözleri de büyük ve yuvarlak yaparlardı. Batı Anadolu halkı Hititleri çoktan unutmuştu. Hatta Herodotos Karabel’deki kabartmayı görmüş ve ona “Mısırlı Sesostris” demiştir.

Hitit kaya kabartmaları

Batı Anadolulular bu kabartmaları görünce pek doğal olarak “Bu insanlar toparlak ve tek gözlü insanlarmış” dediler. Ve onlara “Kyklops” adını taktılar. Hititler o çağda yirminci yüzyılın estetik görüş ve anlamına varamamışlardı ki Picasso’nun iki gözlü profillerini doğal sayabilsinler.

Batılı modern mitologların, yani bir efsanenin altındaki gizli gerçeği bulup açıklayan uzmanların, Keats, Shelley, Byron, Victor Hugo, Goethe ve başka batılı büyük ozanların “O büyük şanlı parlayış ki Hellenistan idi” gibilerden batıya yaydıkları romantizmin etkisi altında kalarak Kyklops efsanesini -başka her efsane gibi- Hellenistan’a mal etmeye kalkışırlar.
“(*)

Nasıl yapıldığını anlayamadıkları büyük duvarlara “bunları yapanlar ancak devler olsa gerektir” dedikten sonra bu duvarlar üzerindeki tek gözlü dev kabartmaları görünce de bütün oluşumu “tek gözlü devler”e mal etmek bugün de pek yaygın olan “ötekileştirme” eyleminin antik versiyonu değil midir?

Kendi varlığını anlamlı kılmak isteyen insanoğlu, her zaman “öteki”ne ve düşmana ihtiyaç duymuştur. Bu iletişim çağında bile! Dezenformasyon, düşmanları tek gözlü devler olarak tanımlayabilmeye imkan sağlıyor. Bu mantık dizgesinde adım adım geriye gidersek karşılaşacağımız gerçek şudur: Kendi varlığımızı anlamlandıramıyoruz. Biz kimiz? Sadece tüketerek kimlik sahibi olamıyoruz. Bilgiyi, kültürü, bilimi, haberi üreten kendi varlığına anlam katabilir. Bütün bunları üretemeyen ise her zaman maniple edilmeye mahkum olacaktır. Kendisini “düşman” imgeleri sayesinde tanımlayacak ve bugün birilerine yarın bir başkasına düşman olacaktır. Gerçekte ise sadece George Orwell’in 1984’ündeki gibi yönetilmektedir. İşte bu yüzden bizler, bugünlerde, anti-ütopya romanlarındaki robotlaşmış kalabalıkları oynamakla meşgulüz. Bize Kiklopları gösterdiler, kimi düşman bellediysek o bize, basın yayın yoluyla hazır olarak verildi. Her yanımızı onlar (düşmanlarımız) sarıyor. Düşmanlar çoğalıyor. Biz ise zayıflıyoruz. Biz kimiz? Onların düşmanı. Tek tanımımız bu. İçimiz boş. (*) Halikarnas Balıkçısı, Hey Koca Yurt, Bilgi Yayınevi 6. basım sf. 46


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.